7 Eylül 2011 Çarşamba

Los Angeles fena yer

O gün oturdum harddiskte ne var ne yok diye karıştırırken LA Confidential'ın başına bir daha bir bakayım dedim. Filmi ilk izlediğimde 11 yaşındaydım, sinemada izlerken pek bir şey anlamadığımı ama filmden çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Sonra dönüp dönüp üç beş yılda bir izlerim o zamandan beri L.A. Confidential'ı. Aradan tam 14 yıl geçmiş ve ben başına bakayım derken bir baktım filmi bitirmişim. Daha Russell Crowe'un Russell Crowe olmadığı, Kevin Spacey yeni yeni ününe ün katmaya başladığı, Kim Basinger'ın kariyerinin zirvesinde olduğu, tam dört yıl sonra Memento'da izleyeceğimiz Guy Pearce'in ilk defa beyaz perdede şahlandığı ve Danny DeVito'nun daha yapımcılığa el atmadığı zamandan kalan bu gerçek modern klasiği izlemediyseniz çok şey kaçırmışsınız demektir. Çürümüş bir polis örgütü, komplo, sex, uyuşturucu yani LA'de ne kadar pislik varsa film hepsini acımadan gösteriyor. 1950'lilerin mükemmel kurulan atmosferi, şahane oyunculukları ve tam anlamıyla seyirciyi koltuğa çivileyen senaryosuyla LA Confidential bir baktım hala eskimemiş, e dedim gerçek "klasik" böyle bir şey olsa gerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder